Kocaman bir stresimiz vardı zaten taşınmadan 2 gün önce, Ada’ nın üniversite sınavı. Neyse ki sorunsuz girdi sınavına çok da kalabalık değildi okul. Levellar halinde ilerliyordu herşey. Arada bonuslarda çıkıyordu haliyle. Ev sahibinin son dakika golleri, gelen aracın dar sokaklara sığmaması. Aracın yetmemesi ile ilgili sürekli bir endişe hali ve adamların bunu mütemadiyen dile getirmesi. Tüm olanlara rağmen yine de iyi iş çıkardılar. Çünkü çokuz, kalabalığız! Gece bizi almaya gelen araca binerken artık yorgunluktan sesim çıkmıyordu. Baya kafam güzeldi. Aşırı yorgunluk kafası diye bir şey varmış. İstanbul dan bir dostumuz da bize yardıma geldi. Yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadık. Hayvanlarda oldukça rahattı. Sabahın 06:00 sında Bodrum’ a sıkıntısız giriş yaptık. Çocukluk arkadaşımın evinde açtım gözlerimi. Ne çok iş vardı. Bir kaç saat sonra nakliye kamyonu gelecekti, eşyalar inecekti. Aynı gün elektrik ve suya gitmek gerekiyordu vakit kalırsa internete. Herşey öyle değişik ki. Dersane gibi bir yer elektrik çıkabiliyor mesela. Tek gitsem hayatta bulamazmışım. Sağ olsun Bodrum’ un meleği bolmuş 🙂 Esra, yetişti imdadıma. O sıcakta gık demeden beni elektrikten aldı suya attı oradan aldı internete bıraktı. Hepsinin kapısında da bekledi. O olmasaydı tek günde halletmem çok zordu. Yasemin ve Esra’ ya emekleri için çok teşekkür ederim. Ben bunları yaparken bir yandan sıcaktan gözlerim kapanıyordu. Klimalı alana girince cingöze bağlıyordum. Burada işler biraz yavaş işliyor. Sıcağında bunda katkısı oldukça fazla. Nasıl alışmışız koşmalara.
Önce insan, diyor Egeli!
Elektrikte işlemler yapılırken. Nasılsınız dedi Elektrik memuru. Sonra başladı muhabbet. Arada da bir tıklatıyor mouseu… Ne iş yaptığımı öğrendi hemen bana bağlantılar bulmaya çalıştı. Çok tatlıydı. Elektrikte işlemler bittiğinde oradan suya geçtik. Suda ki memur da çok ilgilendi. Buyurun oturun dedi yorgun gözüküyorsunuz. Yeni mi taşındınız?
Sohbet ederken işlemler bitiverdi. Aynı gün akşam üstü elektik açılacak dendi. Gerçekten de açıldı ama o da ne açamıyorduk çünkü sayaçta mühür vardı. Meğerse burada sistem böyleymiş. Kapalıysa ve kimse oturmuyorsa mühür oluyormuş. Onu elektrikten gelip açıldığına dair bir mühürle değiştiriyorlarmış.
O gece evde kalamazdık. Mecbur Yasemin de kaldık. Kediler, köpekler, çoluk çocuk… Ertesi gün yerleşmeye başladık ufaktan. İçinde mavinin, yeşilin her tonunun barındıran deniz oracıkta duruyordu. İnanmazsınız sarı bile vardı içinde sadece dalınca görülebilen.
2 koli aç, 2 kulaç at! diyeee diye… Çok açılmadan kıyıdan kıyıdan yerleşmeye devam ediyoruz.