Bu adaptasyon işleri ne kadar zormuş.”Ben bağlanmıyorum, köklenmiyorum” falan derken ne kadar salladığımı daha doğrusu öyle sandığımı fark ettim. Bir sabah bir uyandım birisi bana “hadi gidelim” dese hemen hazırdım Moda’ ya gitmeye. Baya baya tüm gün kendimi, ne yaptığımı, neden burada olduğumu “olduğumuzu” sorgulamakla geçti. Evet pandemiden kaçtık. Bunalmanın ötesinde bir yerlerdeydi çocuklar. Hem insan hem de hayvan çocuklarım. Önce bir düşündüm neyin eksikliğini yaşıyorum diye. Beni bu kadar aşağıya çeken neydi? Sanırım öncelik işimin olmaması. Benim ayakta kalmam üretmeme bağlı. Üretemediğim noktada beynim durmuyor. Saçma sapan şeyler üretmeye başlıyor. Bunu yönetebiliyorum fakat duygu durumum kolay düzelmiyor. Bodrum’ da yaşadığımız yer aslında Moda kadar olmasına rağmen her iyi şeyden bir tane olması, dönüp dolaşıp aynı denize bakmak, her gün aynı gün batımını görmek ve her günü pazar günüymüş gibi yaşamak beni müthiş bir girdaba soktu. Evet bu dediklerimi görmek belki yerimde olmak isteyen çok insan var, biliyorum. “Buldun da bunuyorsun” yada “şımarıklık etme” falan dediğinizi duyar gibiyim. Burası benim gibi hiperaktif bir insan için oldukça yavaş. Tabi n’oldu? Akşamüstü denize inildi. Çocukların mutluluğunu görünce, denize dalınca, suyun içinde çığlıklar atınca pammık gibi olundu. İlk yıl zormuş diyorlar. Bakalım tüm bu olanlar neye dönüşecek.
Okullar da açılmayacak gibi bu sene o zaman diyorum bazen kendi kendime merkez olmasaydı da daha havalimanı taraflarında olan Mumculara falan mı yerleşseydim acaba? Yok diyorum sonra hastaneler, okullar burada. Henüz o kadarına hazır değiliz hiçbirimiz. Fakat bu kafamın bir kenarında hep var. Burada araç mühim. Aracınız varsa kralsınız/kraliçesiniz.Yap sandviçini, al içeceğini, kamp sandalyeni at çocukları arabaya hatta çadırında dursun bagajda. İstediğin koyda takıl. Araç olmayınca minecraft da duvara çarpıp kalmış karakter gibi yerinde sayıyorsun. Bodrum Mumcuları anlatayım size biraz. Oradaki evler bildiğiniz apartman dairesi. Fakat az katlı ve bahçelisi falan çok tatlı. En tatlı olan kısımlarıda 1000 lira civarında ev bulunabilmesi ve merkeze olan yarım saat uzaklığı. Artık haftada 2 gün denize girdiğimizi var sayarsak çok da olamayacak bir şey değil sanki. Önce kış gelmeli ve Bodrum’ un kışını bir görmeliyiz. Uzun yıllardır Bodrum’ da yaşayanların bir lafı var ” 2 sene bu çanağın dışına çıkmayacaksın”. Çanak denilen de Bodrum kalesi ile merkezin diğer tarafı.
Bodrumda yaşamak deyince, yeni taşınanlar için ilk yıllar en güvenilir alan merkez oluyor anladığım kadarıyla. Yaşamaya, anı biriktirmeye, yeni şeyler öğrenmeye devam.